Bütün ilahi dinlerin özünde ve İslam’da bu felsefe yatar: Allah tektir. Tek tanrıya inanmak, tapmak, tapınmak, sadece ondan istemek, dönüşümüzün ona olduğunu bilerek hazırlıklarımızı yapmak, işlerimizi düzenlemek…
Örneğin İslam’ın başat kaynağı Kuran’ı Kerim’in(Okunan) İhlas suresinde Allah şöyle buyurmaktadır:
- Bağışlayan, esirgeyen Allah’ın ismiyle,
- De ki: “Allah, tektir.”
- Allah, gereksinimdir.
- Doğurmadı. Doğurulmadı.
- Bir dengi olmadı.
İhlas “özgüleme, öz” anlamlarına gelmekte olup tek Allah’a inanmamız gerçeği üzerine yoğunlaşmaktadır. Allah ortaksızdır ve Allah’ın yanında anılan isimlerin hiçbir güç ve yetkisi yoktur. Allah, yönetim ve yetenek sahibidir. Bu yüzden ona güvenmeli ve teslim olmalıyız. Bizi doğruya ve gerçeğe kılavuzlaması için yakarmalıyız. Kimin kendi yolunda olduğunu en iyi bilen Allah’tır. Övgüler Allah’a yapılır. Hepimiz sonumuzu, dünyanın sonunu ve dirilme gerçeğini düşünmeliyiz, sormalıyız. Ölümden sonraki yaşamı anımsamalı ve arzulamalıyız. Gerçek yaşam, öteki yaşamdır. Tanrımız bu gerçeği defalarca, farklı anlatımlarla kitaplarında kullarına elçileri yoluyla bildirmiş ve duyurmuştur.
Sonuç olarak sürekli, düzenli, programlı olarak, özgüleyerek Allah’ı anmalı, hatırlamalı ve ahiret için güzel işler yaparak Allah’ın hoşnutluğunu kazanmak için çabalamalıyız. Kuşkusuz gönüller Allah’ı anmakla huzur bulur. Dönüşümüz onadır. Yalnız ondan istemeliyiz ve yalnız ona tapmalıyız. Dinin gününde kusurlarımızı affedeceğini umarak ahiretteki güzel bağışlara odaklanmalıyız. Çünkü dünya azdır, tadımlıktır, önemi azdır. Ahiret yaşamıysa sonsuzdur, çoktur, süreklidir.
Altlarından ırmaklar akan bahçeler için…