Sivas, doğduğum ve 10 yaşına kadar yaşadığım kenttir. Güzeldir, merttir, insancıldır. Sivas’ı hep güzel anılarla hatırlarım. Az gelişmişliğinden dolayı sürekli göç vermektedir. Türkiye’nin her yerinde ve özellikle İstanbul’da çokça Sivaslı’ya rastlamak olasıdır. Tarihin pek çok dönemine tanıklık etmiş bir kent olup yapısal ve kültürel eserleri Sivas’ı özgün kılmaktadır. Romalılar, Selçuklular, Osmanlılar ve cumhuriyet döneminden kalma çok sayıda yapı bulunmaktadır. Başlıcalarından biri, “Çifte minareli medrese”dir ve kentle özdeşleşmiştir. Ayrıca Kurtuluş Savaşı’nın başlatıldığı Sivas Kongresi’nin(4 Eylül 1919) toplandığı yerdir. Türkiye tarihine yön vermiştir.
Sıcak çermik, soğuk çermik, balıklı çermik olmak üzere çok sayıda sağlıksal kaplıcaları vardır. Dünyaca tanınan, nitelikli, özellikli Kangal köpeğinin anavatanıdır. Bu coğrafyada sanata ve sanatçıya çokça değer verilmiştir. Ozanların kentidir. Çok sayıda Sivaslı yazar, şair, müzisyen çıkartmış olup yaratganlığın ve üretkenliğin en önemli merkezlerindendir. Başta bağlama olmak üzere pek çok saz ustasının doğduğu yerdir.
İklimi karasaldır. Kışlar uzun ve soğuk olup yazlar bunaltan derecede sıcaktır.İkliminin sertliğine kıyasla halkı tipik Anadolu insanıdır, dostçadır, candandır, konukseverdir. Kentin dışından gelen yabancılarla yakından ilgilenir ve yardımlarını esirgemez…