2002 yılında(19 yaşındayken) “Kuran-ı Kerim’in Şifresi” kitabının yayınlanmasıyla dinimiz İslam’a ve kutsal kitabına özel bir ilgi duymaya başladım. Bunun üzerine ilahi kitabın Türkçesini ve anlamını çeşitli kaynaklardan araştırarak öğrenegeldim ve algılayışım arttı. Ayrıca kitabın en önemli, açık anlamlarının yanında,indirilmesinden sonra ortaya çıkarılmış, kitabın Allah’tan geldiğini ispatlayan, yüzlerce gizemli, olağanüstü, bulunmuş bilgilerin varlığına eriştim. Bunlardan ilk aklıma gelenler, kısaca Kuran’daki(Okunan) kelime yineleme sayılarındaki ilişkiler ve 19 göstergesidir(19 mucizesi). İşte bunun gibi kanıtlarla bilimsel olarak tek Allah’ın varlığına tanık oldum ve kitapta çokça anlatılan ahiret gerçeklerini ve dinimizi özümsemeye kendimi adadım.
2008’de kitabın emrettiği bir aylık Ramazan orucunu ilk defa tam tutmaya niyetlendim. Daha önce çocukluğumda sadece 1-2 günlük tuttuğum orucu hayatımın içine kattım ve düzgün bir biçimde 30 gün olarak ramazan orucunu tamamladım. Gene aynı yıl(2008) evimde kitabın emri namazı(salat) kılmalara ve namazın yararlarını araştırmaya başladım. Sonuç olarak namazın bizim bedenimiz ve beynimiz için Allah’ça emredilen bir gereksinim olduğu ve Allah’ın bizim namazımız da dahil hiçbir şeye gereksinmeyeceği yargısına vardım. Gene 2008’de aylık kazancımın az bir niceliğini “zekat-sadaka-bağış” olarak hayır kurumlarına harcamaya başladım. Bu ibadetlerle(tapınmalarla), özellikle namazdaki secde(yere kapanma) hareketiyle birlikte Allah’a yaklaştım. Gene 2008’de suyun arındırıcı ve iyileştirici gücünü öğrendim, kavradım ve 2-3 litrelik günlük su içimini programıma ekledim. İşte Ağustos 2008’de bunları yinelerken(namaz, secde, oruç, zekat, su…vb.) Allah’ın tekliğini düşündüğüm bir secde anında Allah’ın güzel isimlerinden ilk olarak “BiLEN(Alim)” ismi, Türkçe ve tekil olarak birden beynimde canlandı. Ardından “gören, duyan, seven, sayan, veren…vb.” Allah’ın diğer isimlerinin de böyle türetilebileceği fikri oluştu. Hemen ardından tek satıra tek kelimenin düştüğü ve satırların aralarında susların olduğu yeni bir anlatım biçimi kafamda belirdi. Bu yeni anlatım biçiminin ismini(tekilce) ve örneklerini ise uzun bir hazırlıktan sonra 2012’de yazmaya ve oluşturmaya başladım. Tekilcelerin konuları, kelimeleri, felsefesi ve içeriği “Allah, tektir.” ilkesi üzerine temellenmektedir. Biriktirdiğim ve çoğunu insanlarla paylaştığım yüzlerce tekilce bulunmaktadır.
Yıllar süren bu aşamalardan sonra tanık oldum ki Allah’tan başka tanrı yok. Öldükten sonra diriltileceğimiz ve yargılanacağımız dinin gününe odaklandım. Dünya hayatımızda ahiret için dinimizin emirlerini uygulamaktayım. İnancımın gereği olarak Allah’ın kabul etmesini dilediğim güzel işlere, davranışlara, sözlere yönelmekteyim, bunları sürdürmekteyim…